Bin kez söyleyip unuttuğum şiir.. bulup kaybettiğim kıyım; patikam, ormanım.. yeniden başlamak için güneş yakınlığına; ormanın aynasından çiylerimi taşıyorum bulutuna…
Şarkınla akıyorsun.. bin düğüm çözer tel tel sarılışın, uzun soluğum ısıtıyor dalını, aralıyorum göğe sarmaşığını, bin yıllık ağzımda unutulmuş deniz tadı; Lyra..
Kollarımın çağıran boşluğuna sığınan ışığım; ellerin taşıyor bende bir yaprak veriyorum adına.. köpük köpük dök sesini.. ıssızlığıma kanat..! bir yaprak veriyorum adına; gürültüyle açıyor orman kendini.. binlerce sözcüğün akıyor içimin yıldız kaymasına.
Yüzünü göm ve kaybolsun yüzümün aynasında saklı kalsın suyumuzda sis demeti.. ormanı geceye salan son aydınlığıyla günün eşiğimin otları üstünde parıldayan inci.. Lyra..
2 Yaprak: ikizim! sancımda doğan şafağım; gezgin ruhumda yol alan güneş.
İçine çekiliyorum büyük pencerenin incinmiş yosun telaşı suya gömülü taşlarında.. Yürü.. Çoğal.. Yankılan ey orman..! Yaprak: ikizim! Göğsümde yıldız bolluğu: Mevsimim..!
Çiçeklenmiş patikanda yol yol ellerim.. hep derinine çılgın ormanın... binlerce yol soluğunla doluyor bulutum.. binlerce yol yaprakların arasında.
Ormanın açık kucağında sessiz düş, göğsümde yıldız bolluğum -mavi ve derin- açık bırakarak sayfalarını çiçeklerinin; ruhunun yankısını öpüyorum; Lyra..
3 Şimşeği kuşanmış yüzünün binlerce anlamı, çoğalan.. yüzümde soluğun; binlerce aralanmış damla.. açıyor dallarını sonuna dek; orman, örtüyorsun beni.. yüzün.. soluğun..baştan sona yaprak denizi.
Yüzünde aralanıyor durmuş zaman: hazır şimşek..! hazır düş… hazırlanıyor dudaklarda dönüp duran kan..! yankılanıyor yüzünün şiirinde; isteğin aç ağzı!